5 Mayıs 2009

ANKARA SAVAŞI - 1402

ANKARA SAVAŞI 1402

Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezıd ile Timur Han'nın 1402 senesinde Ankara'da yaptıkları muharebe. Yıldırım Bayezid Han; Niğbolu zaferiyle Rumeli'de Osmanlı hakimiyetini te'sis ettikten sonra, Anadolu'da birliği sağlamak için harekete geçti. Bu niyetle Aydın, Mentese, Karaman ve isfendiyaroğulları beyliklerine son verdi. Ancak bu beyliklerin başındaki beyler, Asya'da kuvvetli bir devlet kurup, batıya yönelen Timur Han'a sığındılar. Aynı şekilde Timur Han'nın hükümdarlığına son verdiği Karakoyunlu beyi Kara Yusuf ile Tebriz hükümdarı Ahmed Bey de Yıldırım Bayezid'e sığınmış, Erzincan beyi Mutahharten de akrabalarını Yıldırım Bayezid'e göndererek yardım istemişti. Timur Han'a sığınan Anadolu beyleri, Osmanlı sultanı hakkında; Timur Han'nın önünden kaçan beylerde Yıldırım Bayezid'e Timur'la ilgili olmadık şeyler söyleyip kötüleyerek, her iki müslüman Türk hükümdarının arasını açtılar, iki taraf da karşılıklı kendilerine sığınanları müdâfaa ettiler. Timur Han, Yıldırım Bayezid'e mektup göndererek kendisine sığınanların iadesini istedi. Bu mektuplarda her iki hükümdarın birbirlerine hakaret dolu sözlere yer verdikleri ilim adamları arasında kabul görmemektedir. Bu gün bilinen hakaret dolu mektupların sahte olduğu ispatlanmıştır. Yıldırım Bayezid, Timur Han'nın isteğini kabul etmeyince savaş kaçınılmaz oldu.

Timur Han, kuvvetli bir ordu ile, Anadolu içlerine doğru harekete geçti. Bunu haber alan Yıldırım Bayezid de, İstanbul kuşatmasını kaldırarak, kuvvetlerini Bursa'da toplamaya başladı. Bursa'dan hareket eden Osmanlı ordusu, iki koldan yürüyerek Ankara önüne geldi. Bu sırada Timur Han Sivas'ı ele geçirmişdi. Onun, Sivas'da olduğunu haber alan Yıldırım Bayezid, ağırlıklarının bir kısmını Ankara'da bırakarak Akdağmadeni ve Kadışehri dağlık mıntıkasında mevzi almak istedi, iki ordunun öncü kuvvetleri Sivas ve Tokat bölgelerinde karşılaştılar ise de, Osmanlı sultanı Sivas ile Tokat arasındaki geçitleri tuttuğundan, burada muharebe yapmayı kendisi için tehlikeli gören Timur Han Kayseri'ye doğru yürüdü. Timur Han, Bayezid'i kendisine doğru çekmek istediyse de duruma vakıf olan Yıldırım Bayezid bu oyuna gelmedi ve yapacağı taarruzun zamanını bekledi.
Timur Han, kuvvetli bir ordu ile, Anadolu içlerine doğru harekete geçti. Bunu haber alan Yıldırım Bayezid de, İstanbul kuşatmasını kaldırarak, kuvvetlerini Bursa'da toplamaya başladı. Bursa'dan hareket eden Osmanlı ordusu, iki koldan yürüyerek Ankara önüne geldi. Bu sırada Timur Han Sivas'ı ele geçirmişdi. Onun, Sivas'da olduğunu haber alan Yıldırım Bayezid, ağırlıklarının bir kısmını Ankara'da bırakarak Akdağmadeni ve Kadışehri dağlık mıntıkasında mevzi almak istedi, iki ordunun öncü kuvvetleri Sivas ve Tokat bölgelerinde karşılaştılar ise de, Osmanlı sultanı Sivas ile Tokat arasındaki geçitleri tuttuğundan, burada muharebe yapmayı kendisi için tehlikeli gören Timur Han Kayseri'ye doğru yürüdü. Timur Han, Bayezid'i kendisine doğru çekmek istediyse de duruma vakıf olan Yıldırım Bayezid bu oyuna gelmedi ve yapacağı taarruzun zamanını bekledi.

Timur Han Kırşehir üzerinden hızla Ankara önlerine gelerek kaleyi kuşattı. Kale muhafızı Yakub Bey, kaleyi şiddetle müdafaa etti. Timur Han Osmanlı ordusunun geleceğini tahmin ettiği yolu iyice tahkirn etti. Osmanlı ordusu ise onun hiç beklemediği taraftan ve tahmininden çok erken Ankara önlerine geldi.

Osmanlı ordusunun merkezinde sultan Yıldırım Bayezid bulunuyordu. Yanında sadrazam Çandarlizade Ali Paşa, Şehzade İsa, Mustafa ve Musa Çelebiler yer alıyordu. Sağ cenahta bulunan Anadolu birliklerine vezir Timurtaş Paşa, sol cenahta yer alan Rumeli birliklerine Şehzade Süleyman Şah kumanda ediyordu, ihtiyat kuvvetlerinin başında da Şehzade Mehmed Çelebi bulunuyordu. Sol cenahin ihtiyat kuvvetlerini, Sırbistan despotu ve Sultan'nın kayın biraderi Stefan Lazreviç'in kumandasında yirmi bine yakın zırhlı Sırp askeri meydana getiriyordu. Merkez ihtiyatında Karakoyunlular, sağ cenahin ihtiyatında Kara tatarlar denilen Türkleşmiş Moğollar yer alıyordu. Ayrıca Süleyman Şah'ın kumandasında akıncı kuvvetleri de vardı. Osmanlı askerinin sayısı yetmiş binden fazla idi.
Osmanlı ordusunun merkezinde sultan Yıldırım Bayezid bulunuyordu. Yanında sadrazam Çandarlizade Ali Paşa, Şehzade İsa, Mustafa ve Musa Çelebiler yer alıyordu. Sağ cenahta bulunan Anadolu birliklerine vezir Timurtaş Paşa, sol cenahta yer alan Rumeli birliklerine Şehzade Süleyman Şah kumanda ediyordu, ihtiyat kuvvetlerinin başında da Şehzade Mehmed Çelebi bulunuyordu. Sol cenahin ihtiyat kuvvetlerini, Sırbistan despotu ve Sultan'nın kayın biraderi Stefan Lazreviç'in kumandasında yirmi bine yakın zırhlı Sırp askeri meydana getiriyordu. Merkez ihtiyatında Karakoyunlular, sağ cenahin ihtiyatında Kara tatarlar denilen Türkleşmiş Moğollar yer alıyordu. Ayrıca Süleyman Şah'ın kumandasında akıncı kuvvetleri de vardı. Osmanlı askerinin sayısı yetmiş binden fazla idi.

Timur Han, ordusunun merkezinde yer almıştı. Torunu Muhammed Mirza, zırhlı ve atlı olan Maveraünnehr askeri ile ihtiyatta idi. Diğer torunları Pir Muhammed ve İskender Mirza, Muhammed Mirza'nın yanında yer alıyorlardı. Sağ cenaha üçüncü oğlu Miransah, sol cenaha ise dördüncü oğlu Sahruh Mirza kumanda ediyordu. Zırhlı otuz iki fil, ordunun önünde dizilmişti. İkiye ayrılmış olan merkez kuvvetlerin sağ tarafına Timur Han'nın ikinci oğlu Ömer Seyh Mirza, sol tarafına ise Emir Celal islam kumanda ediyordu. Akkoyunlu sultanı Osman Bey ile Emir Cihan Sah'ın tümenleri sağ cenahin önünde yeralmıştı. Mutahharten Bey Karamanoğlu, Aydınoğlu, Menteşeoğlu, Germiyanoğlu, Saruhanoğlu ve Candaroğlu, sağ cenahta yer almışlardı. Çağatay sultanı Mahmud Han, Timur'un yanında idi.

Muharebe günü sabah namazından sonra Yıldırım Bayezid, askerlerine veciz bir hitabede bulundu. Fakat karşı taraf da sünni müslüman ve Türk olduğu için, askerin, hristiyan ordularına karşı gösterdiği başarıyı gösteremiyeceği ortada idi.

İki ordu, Ankara'nın kuzey doğusundaki Çubuk ovasında 28 Temmuz 1402 tarihinde karşılaştı. Burada, o devrin en büyük kumandanlarından ikisi arasında tarihin en büyük savaşlarından biri oldu. Fil görmemiş Osmanlı atları ürktü. Osmanlı ordusundaki Kara tatarların aniden Timur tarafına geçip, Rumeli sipahilerinin arkasından ok atmaya başlamaları, Osmanlının taarruz gücünü kırdı. Bu sırada Osmanlı ordusundaki Karaman, Candar, Germiyan, Aydin, Mentese ve Saruhanli sipahileri karşı tarafta bayrak açmış olan beylerini görünce, Timur Han'ın tarafına geçtiler. Yıldırım Bayezid'in yanında az bir asker kaldı. Osmanlı ordusunun bir kısmı geri çekildi. Kara Timurtaş ve Firuz Paşalar, birlikleri tamamen bozuluncaya kadar dayandılar. Yıldırım Bayezid gün batarken üç bin kişi ile Çataltepe'de muharebeye devam ediyordu. Burada süren üç saatlik vuruşmadan sonra mağlubiyeti anlayınca etrafındaki askerleri yararak kurtulmak istedi. Yıldırım Bayezid'in atı yaralanınca oğlu ile beraber Çağatay hanı sultan Mahmud Han'ın kumanda ettiği birlik tarafından esir alındı.

Timur Han kendisini iyi karşıladı ve tesellide bulundu. Bir Osmanlı padişahına yarşır şekilde, izzet ve ikramda bulundu. Timur'un, Yıldırım Bayezid'e iyi davranmadığı iddiaları uydurmadır. Ancak esaret zilletini çekemeyen Yıldırım Bayezid Han, kederinden ve nefes darlığından kırk dört yaşında vefat etti. Timur Han ölüm haberini alınca; "Yazık oldu, büyük bir mücahid kaybettik" demekten kendini alamadı.

Ankara savaşı ortaçağın en büyük meydan muharebesidir. İki yüz binden fazla Türk askeri birbiri ile savaşmıştır. Anadolu topraklarında iki müslüman devlet arasında yapılmış olan büyük meydan muharebelerindendir. Ankara savaşının önemli neticeleri arasında; Anadolu Türk birliğinin parçalanması, Bizans ve İstanbul fethinin elli yıl daha uzaması ve Osmanlı Devleti'nin gelişmesinin en azından yarım asırdan daha fazla gecikmesi sayılabilir.

Timur Han, Ankara savaşında kırk bine yakın zayiat vermiştir. Halbuki o bu muharebeye kadar altı binden fazla kayıp vermemişti. Buna Osmanlı ordusundaki sevk ve idarenin mükemmeliyeti sebeb olmuştur. Bazı tarihçiler, Yıldırım Bayezid ile harb ettiği için Timur Han'ı haksız olarak kötülemekte, harp sahasında olanları, zulüm ve ortalığı kana boyamak şeklinde bildirmektedir. Halbuki bunun iki devlet arasında bir hakimiyet savaşı olduğu unutulmamalı, bu savaş tarafsız ele alınıp değerlendirilmelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder